BU BİR ARI HİKAYESİDİR
BU BİR ARI HİKAYESİDİR
Bu Bir Arı Hikayesidir
Arılar tarihsel olarak Dünya üzerinde yaklaşık 20 bin, Türkiye’de ise yaklaşık olarak 2 bin türle temsil edilen en geniş canlı organizma türüdür. Arılar 100 milyon yıldan bile daha uzun süredir kendine hayran bırakan işlerle adını duyurmaya devam etmektedir. Arılar en önemli faydası tarımsal üretimde çiçekli bitkilerin tozlaşmasını sağlamaktır. Burada bilinmesi gereken Tüm tükettiğimiz gıdaların 1/3'ünün tozlaşmasının arılar tarafından gerçekleştirilmektedir. Arılar il ilgili genel kanı arıların çalışkan olduğu, yorulmadıkları, tek bir amaç uğrunda çalıştıkları, hedefleri olduğundan bahsedilmektedir.
Bizim Konumuz ise arıların imkansız denilen işleri kimseyi dinlemeden tüm kurallara karşı çıkarak yapıyor olmasıdır. Günlük hayatta tanıdığımız böyle insanlar varsa bir köşeye not edelim onları ve yazımıza devam edelim. Gittiğim seminerlerin birisinde Havacılık kuralları ile ilgili sunumlar yapılıyordu. Havacılık kurallarına göre; Bir arının uçabilmesi imkansız olduğu anlatılıyor ve bu durum teorilerle kanıtlanmaya çalışılıyordu. Evet yanlış okumuyorsunuz arıların uçabilmesi doğanın aerodinamik yasalarına göre imkansız olduğu kanıtlanmış bir bilgidir. Zihin bir olguyu, duyguyu, düşünceyi imkansız olarak algılıyorsa kendini ikna ederek imkansız denilen her şeyi kabul etmektedir. “Asla yapılmaz” tabusunun tel örgülerle çevrili çaresizliği ile “demek ki yapılabilir” inancının itici gücü arasındaki fark, bizim ufkumuzu beliriyor olması, hayal edilebilen her şeyin süslenen, zihnimizin önündeki engelleri kaldırıp kendisini yapılabilir olgusuna inanmaktan geçiyor. Gerçek hayatta yapılamaz denilen işleri, kimseyi dinlemeden yapılabilmesi zihnin dönen çarklarına olumsuz düşünceleri karıştırmamış olmasından kaynaklıdır. Olmaz denilen şeyleri olmaması ve imkan dahilinde olmayana sevinmek bizim ülkemizde, meziyet kavramlarından birisidir. Çevrenizde mutlaka yapılamaz denilen işleri olmaz diyerek,olmadığında ise benim dediğim çıktı diyerek sevinen insanları zaten sizler biliyorsunuz.
Arıların neden uçamayacağı gerçeği bilimsel olarak uçtuklarını kanıtlayan gözlerimize şu cümlerle açıklanmıştır, Havacılık kurallarına göre bir cismin uçabilmesi için kanadının kendinden büyük olması gerekmektedir. Fakat arıların kanadı kendinden küçük olduğu halde uçmaktadırlar. Çünkü arılar bu gerçeği bilmiyorlar. İmkânsız diye bir şey tanımıyorlar. Aslında insanlar imkânsız deyip başaramadıkları şeylerde arıları örnek almalıdırlar. İmkânsız dediklerimiz aslında hiç de imkânsız değildir. Sadece o şekilde şartlandığımız için imkansızlığı kabul ediyoruz. Arı gibi çalışmak gerekliliğine inanıyorum. Bazen kulaklarımızı “Yapamazsın! Bu asla yapılamaz!” diyen insanlara kapatmamız, kalıplaşmış inançlarımızı sorgulamamız ve kendimize inanarak tüm gücümüzle denememiz gerekiyor. Herkes kendini adadığı, yeterince zaman ve enerji ayırdığı takdirde imkansız denilen birçok şeyi başarabilir. Yeter ki kendinize Beethoven, Roger Bannister ve hatta uçan bir arı kadar inanın.
Arıların sistemsel çalışma süreci İlk Adım Kovan yapımıdır Kovanı bir fabrika gibi düşünebiliriz. Arılar, ballarını kovanlardaki peteklere doldururlar ve sonrasında bize bu tatlı lezzeti sunarlar.
İkinci durum Petek Yapımı Peteklerin temel inşaat malzemesi balmumudur. Arılar balmumunu, karınlarının altında yer alan 4 çift salgı bezinden salgılarlar. Salgıladıkları balmumlarını, salgı bezlerinin arasından bacakları yardımıyla alırlar. Arılar petek yaparken çok kalabalık olurlar, çünkü birbirlerine kenetlenerek balmumu için yeterli sıcaklığı sağlamaya çalışırlar. Yeterli sıcaklık sağlandığında balmumu salgılanır. Ürettikleri balmumu ile binlerce altıgen hücre üretir ve ürettikleri hücreleri birleştirerek petekleri oluştururlar. Petek hücrelerinin genişliğini ve kalınlığını da hassas algılayıcı tüyleri sayesinde ölçerler. Bu nedenle bu şekiller tamamen kusursuzdur. Arılar, ballarını bu kusursuz peteklerin içine bırakır.
Ekiplerin oluşturulması süreci Arıların Bal Yapma Aşaması ise Gözlerimize hitap eden ve kokularıyla cezbeden çiçekler, arılarla olan ilişkileri sayesinde de balın oluşumuna büyük katkıda bulunurlar. Çünkü arılar, çiçeklerin nektarlarıyla ilgilenirler. Çiçeklerden topladıkları nektarları keselerine doldururlar. Bu kesede toplanan nektarları, ürettikleri enzimlerle karıştırırlar ve karışımı olgunlaştırmak üzere kovanlarında bulunan peteklere geri dönerler. İşte, burada lojistik devreye girer. İşçi arı, kovana getirdiği balı, kovanda bulunan arıya bırakır. Çünkü onun işi tamamen nektar toplamak ve enzimleriyle karıştırdıktan sonra kovana bırakmaktır. Kovana nektarları bırakır bırakmaz tekrar malzeme toplamaya gider. Getirilen malzeme, kovan içi hizmeti yapan arılar tarafından alınıp peteklere taşınır. Taşınan malzemeler de yerleştirilen petek hücresinde beklemededir.
İşçi Arıların Azimli Çalışma Programı Bir işçi arı, yaşam döngüsü boyunca birçok farklı görevi yerine getirirken nektarları da yorulmadan toplayarak kovana getirir. Kendini temizleyerek daha fazla nektar için yola çıkar ve bundan asla yorulmaz. Kısacık hayatını tamamen buna adar.
Arılar Hakkında Diğer Bilgiler
1. Arılar küçük kanatlarına rağmen büyük bir vücuda sahiptirler. Vücutlarını taşımaları için kanatlarını dakika da tam 11,400 kere çırparlar.
2. Bilim adamlarına göre arılar insanoğlu yokken bile dünya da var olmaktaydı. Dünyada bilinen ilk arı fosili yaklaşık 100 milyon önce bulunmuştur. İnsan fosili ise sadece 300 bin yıl önce bulunmaktaydı.
3. Arılar, dünyanın en çalışkan hayvanlarından bir tanesidir. Yarım kilo bal için bir grup arı 2 milyon çiçeği gezmesi gerekmektedir. Bu da oldukça zahmetli bir iş fakat onlar için bunun bir önemi yok.
4. Bir arı hayatı boyunca sadece bir çay kaşığının 12'de 1'i kadar bal üretmektedir.
5. Arılar sadece yaz aylarında çalışmaktadırlar. Kış aylarında kovanlarından çıkmayan arılar, uzun bir dinlenme süreci geçirmektediler.
6. Tehlikeli durumlarda arılar tehlikeyi haber vermek için daha yüksek sesle vızıldarlar.
7. Arılar yaşlandıkça akıllanıyorlar, meslek hastalığına yakalanıyorlar ve toplayıcı arılar 2 kg bal üretebilmek için dünya ile ay arasındaki mesafe kadar yol kat ediyorlar
8. Arılar hastalanabiliyorlar ancak hastalıklarını kovandaki diğer arılara bulaştıramıyorlar. Çünkü arılar bir virüs kaptıklarında yön duygularını yitiriyor ve yuvalarını bulamadıkları için tek başına ölüyorlar.
9. Alman bilim adamlarının yaptığı araştırmalarda arıların yönlerini bulabilmek için bir tür haritadan yararlandıklarını belirtmişlerdir. Yani arılar doğadaki birtakım işaretleri akıllarında tutarak hedefe ulaşabilmektedir.
10.Her kovanda kraliçe arının salgıladığı bir tür kimyasal madde vardır ve bu maddeyi tüm arılar kraliçeden alarak aynı kokuya sahip olurlar. Dolayısıyla bu kokuyla birbirlerini tanırlar ve kovana giren yabancı bir arı olduğu zaman kolayca tanıyarak kovandan dışarı atarlar yahut öldürürler.
11.Arılar asla uyumazlar. Geceleri ortadan kaybolurlar ama uyumazlar. Tüm gece boyunca hareketsiz kalarak beklerler ki ertesi günkü yoğun iş tempoları için enerji biriktirebilsinler.
ERKAN ATEŞ
GÜMRÜK MÜŞAVİRİ